CLUB aboneliğine özel %10 İNDİRİM! İlk siparişte HEDİYE YAŞ MAMA! Veteriner hekimden BESLENME DANIŞMANLIĞI!

Keşfet

‘Haklar’ ve ‘ihtiyaçlar’ temelli bakış açısıyla hayvan sahiplenme sürecini ele almaya ihtiyacımız var

Araştırmalar, kedi ve köpeklerin insan hayatına sunduğu eşsiz katkıları ortaya koysa da, tüm dünyada sayıları 600 milyonu bulan sahipsiz sokak hayvanı bulunuyor. Bu durumun önüne geçebilmek için Royal Canin Türkiye, 4 Nisan Dünya Sokak Hayvanları Günü’nde, sorumlu hayvan sahipliği anlayış ve uygulamalarının öneminin altını çiziyor; sahiplenme sürecinin hayvanlar nezdinde haklar ve ihtiyaçlar temelli olarak değerlendirilmesi gerektiğini belirtiyor.

4 Nisan 2021, İSTANBUL – Kediler ve köpekler; insanlarda oluşan stresi ve kaygıyı azaltıyor, yalnızlığı hafifletiyor, egzersizi ve eğlenceyi teşvik ediyor ve hatta sahiplerinin kalp sağlığının korunmasına destek oluyor. Hayvanların varlığı aynı zamanda, insanların çok daha güvende hissetmelerine yol açarak, ruhsal ve fiziksel olarak zinde kalmalarında onlara yardımcı oluyor. İnsan sağlık ve refahı için sundukları eşsiz katkılara rağmen, bugün dünyada 600 milyondan fazla sahipsiz hayvan bulunuyor. Peki bu durumun önüne geçebilmek için neler yapılabilir? Royal Canin Türkiye, 4 Nisan Dünya Sokak Hayvanları Günü’nde bu konuyu hayvanlara yönelik sorumluluklarımızın altını çizerek mercek altına alıyor.

 

Sorumlu hayvan sahipliği anlayış ve uygulamalarının yaygınlaşması gerekiyor

2019 yılı verilerine göre, Türkiye’de yaklaşık 8 milyon sahipsiz hayvan bulunuyor. Toplumsal refah ve duyarlılık bilinci ile sahipsiz hayvanlar için iyileştirici çalışmalar gerçekleştiren çok sayıda paydaş söz konusu. Tüm bu gayretler neticesinde, özellikle COVİD-19 pandemi sürecinde, dünyadaki her 3 evcil hayvan sahibinden 1’inin yeni bir evcil hayvan sahiplendiği belirtiliyor.  Diğer yandan ise, hayvan terk edilme haberleri gündemdeki yerini koruyor.

Hayvan terk edilmelerinin önüne geçilebilmesi için, ilk başta hayvan sahiplenme süreçlerinin hayvan severler tarafından çok daha sorumlu ve titiz bir şekilde ele alınması gerektiğini belirten Royal Canin, hazırladığı yayınlar, iletişim kampanyaları ve sosyal farkındalık projeleri ile hayvan severlere ‘sorumlu hayvan sahipliği’ çağrısında bulunuyor.

‘Sorumlu Hayvan Sahipliği’, bakımı üstlenilen hayvanların yaşamları boyunca ihtiyaçlarının karşılanarak sağlıklı, mutlu ve refah içinde yaşayan hayvanlar olabilmelerine odaklanıyor. Hayvan sahiplerinin, sahiplenme aşamasında “bir canlıyı sahiplenmek, benim için doğru mu?” sorusuna ek olarak, şu soruyu da kendilerine sormalarının önemini belirtiyor: “ben ve yaşam tarzım, evcil hayvanımın ihtiyaç duyabileceği olanakları ve bakım şartlarını sağlamaya yeterli miyiz?” Sahiplenme kararlarının bu şekilde çok daha bilinçli bir şekilde alınabileceği belirtilirken, ‘bakamıyorum’ endişesi ile verilen terk etme kararlarının azaltılması hedefleniyor.

Sorumlu Hayvan Sahipliği anlayış ve uygulamalarını daha geniş boyutta aktarabilmek amacıyla Royal Canin tarafından hazırlanan Sorumlu Kedi Sahipliği ve Sorumlu Köpek Sahipliği Rehberleri, sahiplenme kararı vermeden önce bakımı üstlenilecek hayvanların ihtiyaçlarının doğru tespit edilmesi ve bu ihtiyaçları zaman, bağlılık ve bütçe olarak karşılamaya hazır mıyız sorusuna dikkat çekiyor. Ayrıca hayvan sahiplerinin, evcil hayvanlarının beslenme ve egzersiz anlamında sağlık, sıhhat ve refahını artıracak sağlıklı alışkanlıklar geliştirmesi, düzenli sağlık kontrolleri gerçekleştirmesi ve onlara uygun bakım ve olanakları sağlaması gerekliliklerini vurguluyor.

 

‘Haklar’ ve ‘ihtiyaçlar’ temelli bir bakış açısıyla hayvan sahiplenme sürecini ele almaya ihtiyacımız var

Dünya Hayvan Sağlığı Teşkilatı (OIE) tarafından geliştirilen hayvan refahı olgusu, tüm hayvanlar için eşit uygulanması gereken 5 Temel Özgürlük Hakkı’nı belirtiyor. Buna göre, her hayvanın en temelde, açlık ve susuzluktan, sağlık sorunlarından ve korku/stres unsurlarından uzak bir yaşama erişim, uygun barınma koşulları ve kendilerini oldukları gibi ifade edebilme hakkı bulunuyor. Sorumlu hayvan sahipliği anlayışı, merkezine hayvan haklarını yerleştirirken, aynı zamanda hayvanların kendilerine özgü beslenme ve bakım ihtiyaçlarının da karşılanması gerektiğine vurgu yapıyor.

Araştırmalara göre, her bir kedi ve köpeğin kendine has eşsiz özellikleri ve ihtiyaçları bulunuyor. Örneğin, aynı tür olarak değerlendirilseler de, Labrador ve Golden ırk köpekleri arasındaki fizyolojik farklılıklar, sahipleri tarafından yeterli egzersiz olanağı verilemediği veya ihtiyaca uygun beslenme sağlanamadığında obezite kaynaklı sağlık sorunlarına Labrador ırk köpeklerin çok daha yatkın olduklarını belirtiyor. Dolayısıyla, hayvan sahiplenme kararı alınırken, hem hayvan sahibinin kendi olanaklarını iyi bir şekilde incelemesi (örneğin, yaşam koşulları, ev ortamı) hem de ilgili hayvanın haklarını ve kendine özgü ihtiyaçlarını merkeze koyan bir bakış açısıyla hayatını düzenlemesi gerekiyor.

 

Hayvanlar icin Daha iyi Bir Dunya Sorumlu Hayvan Sahipligi ile Mumkun

 

Hayvanlar ile daha sağlıklı ve mutluyuz

Hayvanlar ve sahipleri için yaşam boyu mutlu birliktelikler sağlayabilme hedefi ile çalışmalarını şekillendirdiklerini belirten Royal Canin Türkiye Kurumsal İlişkiler Lideri Çağla Çavuşoğlu, “Araştırmalar, kedi ve köpeklerin, insanlardaki kaygı ve stres seviyesini azaltmada oldukça olumlu katkıda bulunduklarını, çok daha aktif ve sağlıklı bir yaşam sürmemize olanak tanıdıklarını gösteriyor. Yaşamlarımızı daha güzel bir yer haline dönüştüren hayvanlar için, daha iyi bir dünyayı sorumlu hayvan sahipliği anlayış ve uygulamaları ile mümkün kılacağımıza inanıyoruz. Bu anlayışın yerleşmesi ile hayvan sahiplenme kararını çok daha bilinçli olarak alabileceğimizi ve bakış açımızı değiştirerek terk edilmelerin önüne geçebileceğimizi düşünüyoruz” dedi.

Bu sayfayı beğenin & paylaşın